Pazar, Eylül 21, 2008

mütecessis saçlı kız


Bağımlıları yazdı, evde kendini astı. Akşam gazetesi, Türkiye’de bilinmeyen yazar David Foster Wallace’ı böyle tarif ediyor bize. Hoyrat bir mezar taşı yazısı gibi. Gazetecilere soruluyor: Wallace’ı nasıl bilirdiniz? Bilmezdik. Peki bilseniz nasıl bilirdiniz? (Anadolu Ajansı’nın geçtiği habere bir göz atın isterseniz) Hımm, tamam o zaman: Bağımlıları yazdı, evde kendini astı.

Neden sonuç ilişkisi bir yandan da. Öyle yazarsan böyle ölürsün işte. Her neyse, aslında ben de ölüm haberi vesilesiyle öğrendim Wallace’ı. Elif Şafak’ın Zaman’daki yazısından. Şafak da dışarıdaki haberlerde aynı dilin kullanıldığından şikâyet ediyor. Orada da, buradaki gibi “Karamsar yazarın hazin sonu” başlıkları… Şafak, müteveffa yazarın ardından söylenenleri takip etmiş; onu tanıyanların ağız birliği etmişçesine tek bir şeyden bahsettiğini söylüyor: Wallace’ın herkese karşı ne kadar merhametli ve şefkatli olduğundan… Ne yaparsın, merhamet pek karamsar bir duygu değil. O yüzden işe yaramıyor gazetelerde.

Her neyse, benim gibi binlerce insan, talihsiz bir şekilde de olsa ilk defa tanışmış oldu Wallace’la. O da Anadolu Ajansı’nın geçtiği haber sayesinde. Yazarın başyapıtının “”Infinite Jest - Sonsuz Jest” olduğunu da öğrendik böylece. Bir de bir öykü kitabı: “Mütecessis Saçlı Kız.” Tuhaf bir kitap ismi… TDK, ‘mütecessis’in “gizliyi arayan, gizliyi gözetleyen” demek olduğunu söylüyor. Reşat Nuri Güntekin cümle içinde kullanmış: “Tesadüf, nihayet aradığım şeyi ayağıma getirmişti, fazla mütecessis görünerek ürkütmekten korkuyordum.”
İngilizcesi “The Girl With Curious Hair.” Doğrusu “Tuhaf Saçlı Kız” olsa gerek sanırım. İşin komiği, hiçbir gazeteci takılmamış ‘mütecessis’ sözcüğüne, hepsi aynen yazmış. Her gün kullanıyorlar demek ki! Neyse çok didiklemeyelim; fazla mütecessis görünerek ürkütmekten korkuyorum.

46 yaşında intihar etmiş Wallace. Toprağı bol olsun.

Hiç yorum yok: