Pazar, Haziran 18, 2006

Yukarıda biri mi var? (X Files No.I)

Son günlerde Orkide’de iyice tedirgin olmaya başladım. Giriş katından itibaren merdiven boşluğundaki lambalar artık yanmıyor; gece geç saatlerde apartmana girdiğimde, alt katlardaki dükkânların içinden sızan ışık huylandırıyor beni. Üçüncü katta nihayet, loş da olsa ışığa ulaşıyorum. Daireme çıkarken acele ediyorum (aslında etmemeye gayret ediyorum ya, ayaklarım nedense daha hızlı adımlar atıyor). Dördüncü kata yaklaşırken, fısıltılar duymaya başlıyorum. Artık alıştım bu fısıltılara ama yine de öfke duymadan yapamıyorum. Evet, beni tedirgin eden bu fısıltılara öfkeleniyorum… Elimi cebime atıp anahtarlığı çıkardığımda, metal şıkırtılarla beraber, fısıltılar da biraz hafifliyor. Ama devam ediyor yine de.

Üst katta bir kadın ve bir erkek merdiven boşluğunda oturmuş konuşuyorlar. Orası son kat, çatı katı ve dairelerin arasında ancak iki kişinin ayakta durabileceği kadar bir boşluk var. Onların merdivenin son basamaklarına tünemiş, ellerinde birer sigara, belki birer de birayla sakin sakin konuştuklarını gözümün önüne getirebiliyorum. Ama neden, her gece aynısını tekrarlıyorlar? Neden evlerinde oturup konuşmuyorlar? Onları tanımıyorum da; aslında karşı komşumdan ve apartman yöneticisinden başka kimseyi de tanımıyorum. Tanımak da istemiyorum. Belki bir gece, artık durumdan sıkılıp, kapımı açmadan önce, yukarıya doğru bir iki basamak çıkıp kaş çatacağım ve belki onlar da bana garip garip bakacak. Ama o zaman bütün bu tuhaflık da uçup gidecek ki bu tuhaf huzursuzluğun hayatımdan çıkmasını istemiyorum da.

Evet, Orkide’nin son günlerinde tuhaf bir huzursuzluk yaşıyorum ve fısıltılar da devam ediyor.

Radio Neverland bugün Miles Davis çalıyor. İnatla da So What’ı.

Hiç yorum yok: